Şuan her ne yapıyorsan kısa bir mola ver ve hayal et…Düşük uzun kollu, Şam ipeğinden ekru elbisen ve yeşil kuşağın ile süzülüyorsun 19.yüzyıl topraklarında.İletişim araçlarının kısıtlılığının yıldırmadığı sevdiğinden bir çiçek, sözlere gerek duymadan aşkını haykırmak için bırakılıyor ansızın kapının önüne.Görkemli bir buketin içerisinde ‘Sana olan bağlılığım sonsuza dek sürecek’ diyen hanımeli ve ona eşlik eden ‘Seni hep koruyacağım’ sahipleniciliğinde mis kokulu ardıç...Belki birkaç ‘Sana tapıyorum’cu ayçiçeği ve birkaç sarı zambak; ‘Seni neşeli ve çekici buluyorum’ diye göz kırpan...İşte ilk olarak 17-18. yüzyıllarda Osmanlılar tarafından kullanılıp, buradan Avrupa’ya ve oradan da Amerika kıtasına yayılan sözsüz ve mis gibi bir dil; Flower language.Yani ‘Çiçek Dili’.Duyguları dile getirmenin en saf en çiçeksi hali değil de nedir?Veee çiçeklerin saf ve büyülü dünyasında kaybolup yolu Akademi’ye çıkan 3 güzel; Pervin, Sibel ve Burcu...Tekrar görüşmek ve çiçeklerle doyasıya zaman geçirebilmek dileğimizle:) Sevgilerimizle.. Sizde akademimizde yeni tasarımlara yelken açmak isterseniz workshoplarımıza bekleriz.